Doğum günün kutlu olsun karıcığım

Bir günü ne değiştirir senden başka, ne özel yapar, senin dışında…

Bir günü kim güzelleştirebilir sen ve çocuklarımızdan başka?

İyi ki doğdun, iyi ki varsın…

İyi ki benim karımsın.

Doğum günün kutlu olsun, aşkım, canım, eşim, karım ve çocuklarımın annesi….

her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
SU’ya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah’a inanmaktır

Günün şarkısı : walking in my shoes / Depeche Mode

I would tell you about the things
They put me through
The pain I’ve been subjected to
But the lord himself would blush
The countless feasts laid at my feet
Forbidden fruits for me to eat
But I think your pulse would start to rush
Now I’m not looking for absolution
Forgiveness for the things I do
But before you come to any conclusions
Try walking in my shoes
Try walking in my shoes
You’ll stumble in my footsteps
Keep the same appointments I kept
If you try walking in my shoes
If you try walking in my shoes
Morality would frown upon
Decency look down upon
The scapegoat fate’s made of me
But I promise now, my judge and jurors
My intentions couldn’t have been purer
My case is easy to see
I’m not looking for a clearer conscience
Peace of mind after what I’ve been through
And before we talk of any repentance
Try walking in my shoes
Try walking in my shoes
You’ll stumble in my footsteps
Keep the same appointments I kept
If you try walking in my shoes
If you try walking in my shoes
Try walking in my shoes
Now I’m not looking for absolution
Forgiveness for the things I do
But before you come to any conclusions
Try walking in my shoes
Try walking in my shoes
You’ll stumble in my footsteps
Keep the same appointments I kept
If you try walking in my shoes
You’ll stumble in my footsteps
Keep the same appointments I kept
If you try walking in my shoes
Try walking in my shoes
If you try walking in my shoes
Try walking in my shoes

Dijital bir fay hattına doğru tam hız gidiyoruz

Son on yıla ismini yazdıran teknoloji şirketlerinin hepsinin yeni stratejilerle bambaşka konularda çalışmaya başladığını göreceksiniz. Geçen on yılın starı Google ile başlayalım mesela… Google 3.2 milyar dolara Nest’i satın aldı. Sonra Amerikan ordusuna dört ayaklı insansız koşan robotları üreten Boston Dynamics’i… Sonra Bot&Dolly, Holomni, Meka Robotics, Redwood Robotics ve Shaft.inc’i… Tabii bunlardan önce yüz tanımlama sistemi Viewdle ve yapay zeka şirketi Deep Mind’ı…Buradan ne anlıyoruz? Google yapay sinir ağları, yapay zeka ve robot konusundaki birçok şirket ile yüz tanıma sistemi, ev otomasyon sistemini arama motoru le kurduğu çekirdeğin etrafına sarmayı planlıyor. Google’ın genel stratejisi yatırım yap, sonra bırak büyüsün eğer hayatta kalırsa diğerleri entegre et gibi son derece agresif bir strateji…

Bunun yanında elinde ağırlık olan Motorola’yı Lenovo’ya satmak için el sıkıştı. Tabii Facebook’un da eli Android toplamıyor.. Onlar daha yazılım odaklı gidiyorlar. Yüz tanıma şirketi Face’i satın aldı.. Bunun yanında Microsoft son gücünü evlerin salonlarına, buluta ve biraz da yapay sinir ağlarına harcadı. Amazon bu noktada çok net yatırımlar yapan bir şirket ve daha net kurallar koydu. Tabletleri ile tüketici elektroniğine net giriş yapan şirket, bulut tarafında dünyanın en organize ve başarılı yapılarından birine sahip. Hatta bu konuda o kadar başarılı ki; sadece S3 üzerinde bütün iş planını yapmış yüzlerce büyük marka var.

Yani herkes bizim şu aralar pek de önemsemediğimiz birçok konuya hakim olmanın, bu alanlarda ürünler çıkarmanın derdinde. Zaten internet of things, bir dönem API’ların ürettiği katma değerin onlarca katını üretebilecek durumda. Yani siz küçük kavgaların peşinde koşarken, internet ve sosyal medyaya entegre olmaya çalışırken, dünya sürücüsüz araçlar, evlere paket taşıyan hava araçları, ses tanıma sistemi ile oluşturulan bağlantı ekonomisiyle gümbür gümbür geliyor.

Akıllı telefonlarda olup da kullanamadığımız ve entegre olacağı bilgi kaynakları olmayan sanal asistanlar İngiltere’de bana en yakın kepekli pizza yapan restoranı ara dediğinizde şakır şakır yapıyor ya da bana üç otobüs ve bir metro aktarmaları ile gideceğim B noktasına tam olarak kaçta giderim sorusuna tam ve dakikası dakikasına cevap veriyor. Türkiye’de siz ayrı ayrı trafik bilgisi, yol bilgisi bakıyorsunuz ya, İngiltere’de yola çıkarken gideceğiniz yerin posta kodunu telefonunuza fısıldamanız yetiyor. Türkiye’de kendi yaptığımız posta kodu sistemini bile çalıştıramıyorken, onlar onlarca yıldır bunu kullanmaya devam ediyorlar. Bir ara neredeyse kaçan treni yakalıyoruz zannetmiştim, ama benimki nafile bir umutmuş….

Afrika’da yardıma ihtiyacı olanlara dijital yardım sitesi Givingway.com

Sosyal sorumluluk yapmak için illa erzak taşımanız gerekmez. Hindistan’da bir okulun logosunu yapabilir, Afrka’da bir STK’nın web sitesini güncelleyebilirsiniz. Haydi dijitalciler interneti kurduğumuz gibi insanların dijitalleşmesine de yardımcı olalım.

Amerika’lıların yüzde 10’u internet kullanmıyor, peki ne yapıyorlar?

PEW Research araştırmış, Amerika’lıların yüzde 10’u internet kullanmıyor, peki ne yapıyorlar? İki ilginç konu, artık araştırmalar internete girmeyenlerin istatiğini tutuyor ve internete girmeyenlerin hayatını nasıl idame ettirdikleri merak ediliyor.

İşbankasından mesaj var

Geçen hafta İşbankası ve Garanti Bankasının müşteri ilişkilerine yaklaşımlarını anlatmıştım. İş Bankasından bu konuda bir mail aldım. Müşteri ilişkilerinden gelen mail tam bir hukuğu elinden çıkmış savunma maili. Arada da serzeniş ve yakarışlarınız diyerek beni iğneliyor. Ancak ne güvenlik ne de müşteri yaklaşımları ile ilgili en ufak birşey yok. Mail hakkındaki diğer düşüncelerim mi? İzleyiniz!